ISBN: 9786057278326
Yazar: Şemseddin Sivâsî
Hazırlayan: İsmailağa Telif Heyeti
Ebat: 17 x 24 cm
Sayfa Sayısı: 352
İç Renk: 2 Renk
Cilt Tipi: Ciltli
Kağıt Cinsi: Ivory 70gr
Şemseddin Sivâsî’nin Arap dili âlimi İbn Hişâm en-Nahvî’ye ait olan el-İ‘râb ‘an Kavâ‘idi’l-İ‘râb adlı eseri üzerine kaleme aldığı şerhtir. İbn Hişâm’ın eseri gibi meşhur olan bu kıymetli çalışma, günümüzde daha çok Hallü’l-Me‘âkıd olarak bilinmekte ve özellikle Doğu medreselerinde okutulmaktadır.
İbn Hişâm el-Ensârî’nin “Kavâ‘idü’l-İ‘râb” diye meşhur olan eseri diğer bir kitabı olan Muğni’l-Lebîb ‘an Kütübi’l-E‘ârîb’in muhtasar çalışmasıdır. Dört bölümden oluşan bu eser, içerisinde Arapça’da cümle, şibh-i cümle ve bazı i‘rab gibi konuları işlemektedir.
İbn Hişâm’ın Arap gramerine dair olan eserlerinden bir tanesidir. Müellif, ilk olarak bu eserini 749 yılında Mekke’de kaleme almış ancak Mısır’a dönerken bazı kitaplarıyla birlikte kaybetmiştir.
İkinci olarak 756 tarihinde Mekke’ye gittiğinde daha mükemmel şekilde tekrar yeniden kaleme almıştır.
İbn Hişâm’ın henüz hayatta iken kendisiyle ün kazandığı ve en önemli eseri olan Muğni’l-Lebîb ‘an Kütübi’l-E‘ârîb’i, sekiz bölümden meydana gelmektedir. Özetle içerisinde şu konular işlenmektedir:
İbn Hişâm, nahiv ile ilgili bütün konuları bu eserinde işlemiş ve “Akıllı kimseleri terkip kitaplarından ihtiyaçsız bırakan” adını vermiştir. Böylelikle ilim erbabının nahiv ilminde ve özellikle de cümle tahlillerinde başka nahiv kitaplarından müstağni kıldığını ifade etmiştir.
Aynı zamanda müellif Rahimehüllâh, bu eserinde Arap gramerine dair kaleme alınan kitaplarda takip edilen geleneksel “‘âmil-ma‘mûl-i‘râb” veya “merfû‘ât-mensûbât-mecrûrât-meczûmât” şeklindeki tertibin aksine özgün bir yöntem izlemiştir.
Şöyle ki; konuları müfredler (edatlar/mana harfleri) ve terkipler (cümle, şibhü’l-cümle) şeklinde iki ana kısım ve sekiz alt bölüm halinde işlemiştir.
Ayrıca İbn Hişâm, kelimeleri “fiil, isim, zarf ve harf” olmaları açısından ele almış ve terkipte geçtiğini farz ederek her biri hakkında hüküm vermiştir.
Bu incelemelerini farklı Kur’ân kıraatlerinden, hadis, atasözü ve Arap edebiyatından getirdiği şâhidlerle delillendirip zengin misallerle açıklamıştır.
İbn Hişâm eserinde nahiv konularının yanında sarf, belâgat, kısmen lehçe farklılıkları ve tefsire dair bazı meseleleri de işlemiştir.
Basra ve Kûfe başlıca olmak üzere Bağdat, Mısır ve Endülüs dil mekteplerinin görüşlerini de tarafsız bir şekilde ortaya koymuş ve delilini güçlü bulduğu fikirleri benimsemiş ve tercih etmiştir. Öyle ki; Sîbeveyhi başta olmak üzere Basra mektebine mensup dil âlimlerin görüşlerine ağırlıklı olarak yer vermiş ve bunun yanı sıra Kûfe mektebine mensup dilcilerlerden de Kisâî, Ferrâ, Sa‘leb gibi âlimlerin kabul ettiği veya karşı çıktığı fikirlere de yer vermiştir.
Ayrıca İbn Hişâm eserinde en çok nakilde bulunduğu Zemahşerî ile İbnü’l-Hâcib’in görüşlerinin çoğuna ve Ebû Hayyân el-Endelüsî’nin görüşlerinin tamamına muhalefet etmiştir. Mısır ve Şam mekteplerinin temsilcisi kabul ettiği İbn Mâlik’in görüşlerinin de çoğunu beğenmekle birlikte bazılarını yadırgamıştır.
İbn Hişâm’ın, i‘rab konusunu sekiz bölümde incelediği ve yüzyıllarca ders kitabı olarak okutulan Muğni’l-Lebîb ‘an Kütübi’l-E‘ârîb eseri, alanında pek çok ilim erbabı tarafından ilgi görmüş ve üzerine birçok şerh, hâşiye, ihtisar ve nazma çekme şeklinde çalışma yapılmıştır. Bu çalışmalardan bazıları şunlardır:
Arap dili âlimi İbn Hişâm 708 (1309) yılında Kahire’de doğmuştur. Nisbesiyle beraber tam olarak ismi; Ebû Muhammed Cemâlüddîn Abdullâh b. Yûsuf b. Ahmed b. Abdillâh b. Hişâm el-Ensârî el-Mısrî’dir.
Soy cihetinden iki Ensar kabilesinden biri olan Hazrec’e dayandığından Ensârî, Mısır’da doğmuş büyümüş olduğundan Mısrî ve nahivde otorite olduğundan Nahvî nisbesiyle de anılmıştır.
İlk eğitimini Kahire’de başlayan İbn Hişâm, Muhammed İbnü’s-Serrâc, Abdüllatîf b. Murahhal ve Ebû Hayyân el-Endelüsî gibi âlimlerden ders almıştır.
Aynı zamanda Şâfiî fakihi ve muhaddislerinden biri olan Tâcü’t-Tebrîzî’nin derslerine devam etmiş, Tâcü’l-Fâkîhânî’den (onun) Şerhu’l-İşâre’sini okumuş ve Bedreddin İbn Cemâa’dan da kıraate dair eş-Şâtıbiyye’yi okutma icâzeti almıştır.
İbn Hişâm Rahimehüllâh ilim tahsilini bitirdikten sonra, Kahire’deki “el-Kubbetü’l-Mansûriyye Medresesi”ne tefsir hocası olarak tayin edilmiş, ayrıca vefatından beş yıl kadar önce de Hanbelî mezhebini benimseyerek Kahire’deki “el-Medresetü’l-Hanbeliyye”de müderrislik yapmıştır.
İbn Hişâm en-Nahvî, Arap dili ve edebiyatı yanında fıkıh ve tefsir gibi dinî ilimlerde de söz sahibi bir âlimdir. İbn Haldûn, onun nahiv hususunda nahiv ilminin öncülerinden sayılan Sîbeveyhi ve İbn Cinnî gibi âlimlerden sonra bu alanın en büyük üstatlarından biri olduğunu ikrar etmiştir.
Keskin, kıvrak ve eleştirici bir zekaya sahip olmakla beraber disiplinli tertipli ve düzenli çalışmasından ötürü Arap gramerinin bütün inceliklerine vâkıf olma başarısını elde etmiş olan İbn Hişâm, kaleme aldığı eserlerinde genellikle nahivde zirve (otorite) olanların görüşlerine yer vermiş, bunlar arasında tercihler yapmış ve aynı zamanda kendi görüşlerini de ortaya koymuştur.
İbn Hişâm eserlerinde dil ile ilgili delil getirirken başta Kur’ân olmak üzere hadis ve ardından şiir getirerek istişhâd yapmış, bunun yanında kıyas ve ta‘lîl yöntemlerini de kullanmıştır.
Arap dili ve edebiyatı’nda otorite sayılan ve bunun yanında fıkıh ve tefsir gibi dinî ilimlerde de söz sahibi olan İbn Hişâm Rahimehüllâh, 5 Zilkade 761 (1360) tarihinde Kahire’de vefat etmiş, Kahire’nin Nasr Kapısı yanında Sûfiye Mezarlığı’na defnedilmiştir.
Allah Teâlâ Rahmet Etsin, Cennetiyle Cemaliyle Müşerref Kılsın, Âmin.