Süsen Yaylası’nın yedi rengi, ufka yaklaşan güneşin füsunuyla can rengine dönüşürken; hançer gibi bir kayanın ucunda çırpınan güneş kan rengindeydi…
Onlar ki; ecdadımızdı bizim. Küfrün ve zulmün üzerine bir Kara Kasırga gibi eserken, nefsin ve kibrin sarp kalelerine diktikleri tevazu ve sevgi sancağı ak meltemlerle dalgalanıyordu…
Fâni aşk ile ilâhî sevda, küfre karşı cihad ile nefis mücahedesi arasında bir sarkaç gibi sallanıp; Hak noktasında durdular…